İlk tanıştığımız günü iyi hatırlıyorum. Harman yerinde arabaya binmiştin. Hikayeyi zaten biliyorsun. Kendi içimden dedim ki bunla tanışıyorsam bir hayır vardır. Ama hareketlerin, kendine olan yüksek özgüvenin bir yandan da olmaz diyordu. İçten ve samimiydin fakat herşey bukadar iyi olamazdı. Çünkü Allah, beni hiçbir zaman sınavdan geçirmeden ödüllendirmedi. Ve dediğim gibi oldu zaten. Önce beni yoklukla sınavdan geçirdi. Sonra...
Hayatımda en keyif aldığım okey, petroldeki okeydir. En keyif aldığım düğün ise anneannenle beraber gittiğimiz düğün. Oturmaktan en keyif aldığım kafe starbucks değil yalvaç yemen kahvesiydi. Tabi tanıştığımız günden sonra. Biri çalana kadar arabayı yıkadığın bezi bile saklıyordum. Mavi renkli bez.
Sensiz geçen memleket ziyaretlerinde üç yere gitmeyi ihmal etmem. Petrol, yemen kahvesi, düğün salonu önü. İlk memlekete ayak bastığımda ailemi eve koyar. İşe bakacağım bahanesiyle yalvaca giderim. Anıları yaad eder, gurbete gittiğimde de vedalaşırım. Bu öyle bir rutin haline gelmişti ki köy yolunda araba sürerken bunu da unutmayayım diye kendime hatırlatıyordum.
Tanıştığımız yaz sonrası köyden döndüğümüz günü hatırlıyorum. Direkt dışarı çıkıp deniz kıyısına gitmiştim. Uzun uzun düşündüm. Nerde hata yaptım? acaba yanlış mı davrandım? diye sordum kendime. Meğer hatam sevgimi belli edememekmiş. İşte insan bilmiyor, tutuluyor. Ama bana evlenelim ama altın maltın istemiyorum. Tek mehir istiyorum. Mehirimde hacca gitmek dediğinde hac ücretlerini kontrol etmiştim. 8 ağustos...
Arkadaşlarım, çevrem hep bir ağızdan bu cümleyi kuruyorlardı bana. "Allahtan bir kişiyi istersen ve sana vermezse, istemeye devam etmemelisin. Belkide o kişi senin için hayırlı değildir." Ama ben yapamadım. Hayırlıda olsa, hayırsızda olsa beraberlik yaşamak ve hayatımı birleştirmek istedim. Duamı ettim, manifest uyguladım. Hepsi senle beraber olmak içindi.
çünkü mutluluğun başka tanımını bilmiyordum. Tanıştığımız yaz tattığım o mutluluğu. Niye tekrar sahip olamazdım ki?
Sanırım birdaha o mutluluğa sahip olamayacak gibiydim...